12 Temmuz 2017

Venedik / İTALYA

Venedik / İTALYA


Tur'umuzun 3'ncü günün ilk durağı...

Venedik... nasıl anlatsam bilemiyorum. Çocukluk yıllarımın gitmeyi hayal ettiğim şehirlerden biri...

Sabah Lubljana'dan yola çıktık. Yolculuğumuz yaklaşık 3 saat sürdü. İtalya'da Venedik'e giderken otobanda kaza olmuş. Trafik felç. Her şeyde bir hayır vardır dedik biz de. Kazadan dolayı bizden 3-4 otomobil öndekilerine işaret ediyorlardı yan yola girmeleri için. Biz de öndeki araçları takip ettik. Aslında bir ülke'yi gezerken otobandan değil de yan yollardan geçmek gerekiyor diye kanaate vardım. O ülkenin sahne arkasındaki yaşamını göre bilmek için. Çeşitli küçük yerleşim alanlarından geçtik... muhteşem yerler. Bahçesinde bağ'ı olmayan ev neredeyse hiç görmedik. 



Tatil programımızı yaparken önceden biraz araştırma yaptım, nasıl bir gezi rotası izleriz diye. Tabi programladığım şekilde pek olmadı. Venedik'e vardığımızda arabayı otoparka bıraktık. Bilemezdim dönüşte otopark için 32 € ödeyeceğimizi. 

Otoparktan sonra ilk yaptığımız şey vaporetto için bilet almak oldu. Makineler var bilet almak için. Öyle baktık...böyle baktık...bizim gibi bilet almaya çalışan bir rus ailesine sorduk... olmadı... bileti makineden alamadık. Yanda gişeleri görüp, oraya sorduk. hele şükür gişeden aldık vaporetto biletlerimizi. Kredi kartı geçiyor. 2 yetişkin, 1 çocuk için 22.50 € ödedik.



Canal Grande, yani Büyük Kanal'ı vaporetto ile geçtik. İlk dikkatimizi çeken suyun çok pis olmasıydı. Daha sonra binaların bir kısmı bakımsız. Buna rağmen gözümüzü fazla tırmalamadı bunlar. Değişik bir hava veriyordu bizim gözümüze. 






San Marco Meydanında vaporetto'dan indik. Artık tabanımıza kuvvet dedik.



Dukalar Köşkü'nün hemen yanında köprü var, oradan Ahlar Köprüsünü gördük. Bir sürü hikaye okumuştum Ahlar Köprü'süyle ilgili. Bir an kendimi o mahkümlerın yerine koymaya çalıştım... koyamadım...




San Marco Bazilikası'nı görünce, kendimden geçtim resmen. O figürler... resimler... tek kelimeyle mutheşem. İçeri de girmeyi istedim, fakat kuyruğu görünce vazgeçtim. Saatlerce beklemememiz gerekecekti.



Geri dönüş yolunu, yani otopark'a kadar yürüyerek gitmeyi planladığımız yolu telefonumdaki hariteların GPS'inde bulmaya çalıştım. Yürüyerek rota vermedi. Hayal kırıklığı. Biz de sora sora Bağdat bile bulunur misali Saat Kulesi'nin altındaki geçitten yola çıktık. 


Yol boyu en çok türk turist gördüğüm şehir. Sanırım biz türkler'in en çok gitmek istedikleri şehirlerden biri. Sora-sora, kaybola-kaybola, geze-geze ilerledik. Yol boyu hediyelik eşyalar satanlar çok gördük. Aslında okumuştum gitmeden, ilk yerden almamamız gerekiyor diye. Gerçekten ara yollarda çok daha güzelleri ve daha uygunları var.






Otopark'a varmadan önce bir kafeye oturduk. Kafeler pek kalabalık değildi. İki türk kızıyla tanıştık. Onlar da İtalya'yı geziyorlarmış. Kendimce dedim "İnsan gezmek isteyince, bir yolunu buluyor." Arabayla yolculuk ettiğimizi söyleyince, çok şaşırdılar.




Kıyaslama yapmam gerekirse, Venedik pahalı bir şehir. Sanırım İtalya genel olarak pahalı. Güzellik olarak... daha sonra görceğimiz Verona ve Torino'yu hesaba katmadan... güzel şehir.

0 yorum:

Yorum Gönder

 

My Trip Stories Copyright © Design by nesrin013 Blogger Template