Sint-Niklaas / BELÇİKA
8’nci gün… Sint-Niklaas akşam gezisi…
Gün içerisinde Amsterdam’a gidip dönündükten sonra, akşam
saatlerinde Sint-Niklaas’ı da azıcık gezelim dedik.
Şirin bir kasaba. Şehir 2011 yılında UNESCO tarafından
dayanışma şehri olarak ilan edilmiştir.
“Romain De Vidtspark” parkını dolaştık. Şehrin göbeğinde
bulunuyor. Park’ın içinde 20’si nadir olmakla birlikte toplam 70 çeşit ağaç
var. Tabi biz hangileri nadir olduklarını bilemedik. Park’ın içinde gölet var
ve gölette balıklarla birlikte ördekler yüzüyordu. Ördekleri ve balıkları biraz
besledik. O kadar doğal bir ortam ki anlatamam.
Parkın içinde “Kasteel Walburg”… Walburg Kalesi
bulunmaktadır. Kale İngiliz tarzında inşa edilmiştir. Kalenin tarihini
bilmiyorum, fakat günümüzde restoran olarak hizmet vermektedir. Normal bir porsiyon
fiyatı kişi başında 35 € civarıdır. Bu park ablamın dediğine göre kraliyet
ailesine aitmiş, fakat kraliyet ailesi halka açmış burayı.
“De Ster” adında bir de dinlence parkları var. Önceki akşam
orayı dolaşmıştık. Orada yapay plaj var. Sint-Niklaas’ta ikamet edenler için sezonluk
aile abonmanlığı ücreti 30 €, dışarıdan gelenler için ise 40 €.
Her iki parkta dikkatimi çeken her şey çok doğal… park’ın
içindeki patika’lar ya beyaz çakıl taşı,
ya da tahta talaşlarıyla döşenmiş. “De Ster”’de ufak bir hayvanat bahçesi vardı
ve oranın çitleri de metal değil de, tahtadan yapılmıştı.
İlginç olay... ablam daha önce demişti: "Burada yolda yürürken birinin gözünün içine baktığında, karşıdaki kişi selam vermeden geçmiyor, tanısın tanımasın" Gerçekten de öyleymiş. İnsanlar tanışsın veya tanışmasın, mutlaka selamlaşıyorlar. Kendimce dedim "İstanbul'da olsak... adamın gözünün içine bakınca adam farklı algılayacak..."
Ablamlar bu şehirde yaşamasaydılar, hiç programımıza dahil
etmeyi düşünmemiştim bile. İyi ki de ablamlar burada yaşıyor ve iyi ki de
gelmişiz.
0 yorum:
Yorum Gönder